14 Eylül 2014 Pazar

Kitap Yorumu: Ülkemin Açmayan Çiçekleri / Ahmet Günbay Yıldız

Ülkemin Açmayan Çiçekleri

Yazar: Ahmet Günbay Yıldız
Sayfa Sayısı: 208
Dili: Türkçe
Türü: Dram, Aşk
Goodreads Puanı: -
TwoBookers Puanı: 2.5






Arkadaşlar uzun zamandır sayfayı boşladık farkındayız kusura bakmayınnn… :)
Eveeet, kitabımızın adı Ülkemin Açmayan Çiçekleri baya da bi zaman önce okumuştum.

Kitabımızın türü Dram diyebilirim. Esra  adlı kahramanımızın hayat serüveninde kesitler içeriyor kitap. Kitapda Esra'nın hayvanlar kadar değer görmeyen sokak çocuklarını korumak istemesi ve onlar için bir kurum bile açması da anlatılıyor, hatta kitabımızın adının bu sebepten yazıldığını düşünüyorum. Esra anlattığım gibi iyi kalpli, zeki bir kız. Ancak kitap bi solukta okunsada biraz klişe gibi geldi bana.

Kitabın goodreads sayfası yok ve kitap da pek ünlü değil zaten, aslında bu kitaba çok da kötü diyemem ama 3 puanı anca hak ediyor. Bu sadece benim düşüncem. Kitap gerçekten sürükleyici ama konusunu ve kurgusunu pek de beğenmedim.

*Arka Kapak*

Ahmed Günbay Yıldız, yaşadığımız çağın bir başka netameli konusunu işliyor bu romanında. Kahramanımız Esra, modernizmin yıpratıcılığına karşı direnen ve kendisini kimsesiz, sokak çocuklarına adamış birisi

Modernizmin çelişkili dünyasında, evlerde beslenen hayvanlara karşı, sokaklarda bile yer bulamayan insanlar! Kendini bu, "ülkenin açmayan çiçekleri"ne adayan Esra, aynı zamanda sıkıntılarıyla, sevinçleriyle ve sürprizlerle dolu hayatıyla bir okuma seyri yaşatıyor bize... 

Esra aradığını bulabilecek mi? Fikret neyin peşinde? Oğuz'un kötü emelleri nasıl ortaya çıkacak? Cem acaba doğru olanı mı yaptı? 


Hergün şahit olduğumuz hayata, farklı bir pencereden bakan bu romanı, severek okuyacaksınız.


*Arka Kapak*

Goodreads sayfası bulunmamakta.
Çok okuyuun çook.. :D

1 Eylül 2014 Pazartesi

Kitap Yorumu: OlasılıkSız / Adam Fawer


OlasılıkSız

Yazar: Adam Fawer
Sayfa Sayısı: 472
Dili: Türkçe Çeviri
Türü: Macera, Bilim, Felsefe
Goodreads Puanı: 4
TwoBookers Puanı: 4




-Spoiler İçerebilir-

"Bitirmek için yarını, başkasına anlatmak için bitirmeyi beklemeyeceksiniz" diyor arka kapak.

Çok doğru bir cümle olmuş. Bir solukta oturup bitirebileceğiniz bir kitap. Kitap 472 sayfa, ben 310'unu 3 saatte okudum.

Kitabın kapağını çevirdiğimizde karşımıza David T. Caine'nin istatistik dersinden bir alıntıyla karşılaşıyoruz. Yazanlar ise olasılıkla ilgili. ".... kıssadan hisse şudur: Her an her şey olabilir" sayfadaki son cümle. Kitabı okurken öyle şeyler okuyacaksınız ki bu cümlenin ne kadar doğru olduğunu göreceksiniz. 
O sayfayı değiştirdiğimizde ise epilepsi ile ilgili tıbbi açıklama var. Kitabı biraz daha fazla anlamak ve hissetmek için epilepsinin ne anlama geldiğini bilmemiz gerekiyor.

Kitabın konusu şu:
Kahramanımız Caine. Bir epilepsi hastası. Yerli yersiz zamanlarda nöbetler geçiriyor. Bir istatistik uzmanı. En büyük işlemleri yapmak için bile hesap makinesine gerek duymuyor. Çünkü o hesap makinesinin ta kendisi. Kitaba daldığımızda Caine bir kumarhanede ve elinde tüm bahsi kazanacak kadar iyi bir el var. Onun elinden iyi olabilecek tek el ise floşroyal. Floşroyal olma olasılığı ise %0.029 yani 3.438 elde bir. İki elin aynı oyunda gelme olasılığı ise 26.757'de bir. Ama olasılığı bu kadar düşük olsa bile imkansız değil. Kitapta "Olasılık o kadar düşüktü ki, sanki bu 'olasılıksız'dı" yazıyor.
Ve buradan itibaren de olasılıksızlıklar zinciri başlıyor.

Hepimiz ya da çoğumuz Limitness (Limit Yok) filmini izlemişizdir. Ve oradaki gibi Caine geçirdiği nöbetler sayesinde geleceği değil ama gelecekteki tüm olabilecek olasılıkları görüyor. 

Bunun fizikteki adı Laplace'nin Şeytanı ve onu kısaca şu şekilde açıklayabiliriz:
“Evrenin şimdiki halini geçmişin sonucu ve geleceğin nedeni olarak ele alabiliriz. Bir an için evrenin tüm güçlerinin ve bunu oluşturan tüm varlıkların konumlarını anlayabilen bir canlı olduğunu düşünürsek, ve bunun bu verileri inceleyebileceğini de düşünürsek, aynı anda evrendeki en büyük varlıklardan en küçük atomlara kadar her şeyi hesaba katarak bir hesap yaparsa, hiçbir şey belirsiz değildir ve gelecek de, aynı geçmiş gibi, onun gözlerinin önündedir."

Caine bu özelliğini keşfedene kadar bir çok olay geçer başından. Caine'nin bu özelliğini bilen ve kötü yollarda kullanmak isteyenlerin, Caine ve arkadaşlarıyla olan mücadelesi polisiye bir şekilde akıp gidiyor.

Ve biraz da yorum yapmak istiyorum:
Öncelikle belki de birazdan yazacaklarımı okuduğunuz ana kadar daha önce bilmiyordunuz. Hazır mıyız? Kitabımızın yazarı Adam Fawer, görme engelli. Evet yanlış okumadınız görme engelli. Görme engelli bir kişininin bu denli bir kitabı yazmasına biraz şaşırdım doğrusu. Biraz değil baya şaşırdım. Neyse kitap çok akıcı, hatta sinema filmi yapsalar, nasıl kitabı bestseller olduysa, filmi de gişe rekorları kırar. Kitap sanki film gibi yazılmış, o yüzden filmi çekilse dedim. Kitaptaki tüm olayları gözünüzün önünde canlandırabiliyorsunuz. Kurgusu çok güzel, gidin kütüphaneden alın okuyun ya da "yok benim evimde güzel kitaplar olsun" diyorsanız gidin bir kitapçıya veya internetten siparişinizi verin. 
Kitabın içinde bolca matematik var, bunun yanında kuantum mekaniği ile ilgili teoriler falan var. Yani kısaca  kitabın içinde matematik ve fizik bolca var. "Tüh ben matematikten de fizikten de anlamam" "İkisi de 3" ya da bunun gibi şeyler diyorsanız da aman hiç korkmayın. Zaten kitap sizin için açıklıyor, siz hiç kafa yormuyorsunuz. Öğrendiğiniz bilgiler yanınıza kâr kalıyor. Mesela ben Laplace'nin Şeytanı, Heisenberg Teorileri, epilepsi ve bir öok matematik teorileri gibi şeyler hakkında bir çok şey öğrenmiş oldum kitap sayesinde.

Kısaca alın, okuyun!

-Arka Kapak-
"Bir sabah, yıllardır görmediğiniz bir arkadaşınızı düşünerek uyandınız. Bir saat sonra, onunla sokakta karşılaştınız. Sizce bu sadece bir tesadüf mü, yoksa çok daha farklı bir anlamı olabilir mi? Siz hiç Loto'da büyük ikramiyeyi kazanmadınız. Ama birileri kazanıyor. Hem de sürekli! Onlar sizden daha mı şanslılar?
Şans nedir gerçekten? İçinizde bütün parayı kırmızıya yatırmanız gerektiğini söyleyen bir his var. Bu his bir öngörü müdür? Yoksa daha fazlası m?
Yolda gidiyorsunuz. Kafanızı çevirip yandaki küçük parkta baktınız ve bir anda bu an daha önce de yaşamış olduğunuzu hissettiniz. Evet, Deja Vu. Sizce nedir Deja Vu; Geçmiş mi, rüya mı yoksa geleceği mi görüyorsunuz? Eğer siz de kontrolün kimde olduğunu merak ediyorsanız, Olasılıksız tam size göre bir roman."

-Yorumlar-
"Olasılıksız demek yetersiz kalacaktır. İnsanı adeta büyüsü altına alan bu hikayede, Adam Fawer, bilim, felsefe, entrika ve maceradan ortaya bir başyapıt çıkarmış"
Clive Cussler

"İlk cümleden itibaren bağlanıp kaldım, sayfaları, floş royal tutturmaya çalışan bir kumarbazın kartları açtığı gibi çevirdim. OlasılıkSız, insanı düşündüren matematik teorilerini ve maceranın albenisini dahice birleştireni okura Michael Crichton ve Robert Ludlum'u hatırlaran bir kitap. Gerçekten kaçırılmaması gereken bir zevk"
Ben Mezrich



Görüşürüz...

31 Ağustos 2014 Pazar

Kitap Yorumu: Erebos / Ursula Poznanski


EREBOS

Yazar: Ursula Poznanski
Sayfa Sayısı: 480
Dili: Türkçe Çeviri
Türü: Aksiyon, Fantastik
Goodreads Puanı: 4.10
TwoBookers Puanı: 5






Kitap tanıtımına veya yoruma başlamadan önce bu kitapla nasıl tanıştığımı anlatmak istiyorum. Bu kitabı aldığımda Suzanne Collins'in Yer Altı Günlükleri'ni okumaktaydım. Bitirdiğim seri kitabının bir sonrakini almak için gitmiştim kitapçıya. Kitabımı ararken o sırada gözüme Erebos çarptı. Ön kapağı gerçekten çok dikkat çekici siz de görüyorsunuz. Elime alıp arka kapağa baktım şöyle yazıyordu:


"Erebos bir bilgisayar oyunu,
Orada durmuş seni izliyor,
Seninle konuşuyor,
Ödüller dağıtıyor,
Tehditler savuruyor,
Onun tek bir amacı var:
Seninle oynamak istiyor"


İlgimi çekti ve bende aldım. İyi ki de almışım.
Kitabın öyküsü ve kurgusu tek kelime ile kusursuz. Hatta kelimeleri artırırsak muhteşem, şahane, rakipsiz de diyebilirim. Kitabı okurken, kitabı okuyor musunuz yoksa oyunu oynuyor musunuz karıştıracaksınız önce bunu söylemeliyim. Hatta kitabı uzun süre önce okumama rağmen bu yorumu defterimden buraya geçirirken, defterde yanlış yazdığımı fark ettim. "Oyunu oynuyor musunuz yoksa oyunu oynuyor musunuz" yazmışım. Kitabın ilk sayfasından esrarengiz olaylar zinciri başlıyor yani kitabın başından sonuna kadar konu dağılması, daralması gibi hiç bir sıkıntı yok. Ustalığına çokça güvendiğimiz Ursula Poznanski'de kitabın sonunu çok güzel bir şekilde bağlamış. Aklınızı sürekli meşgul edecek bir kitap.
Kitabın türünün ne olduğuna karar veremedim açıkçası. İçince bir çok türü barındırıyor. Gizem, gerilim, fantastik, aksiyon, bilim kurgu vs. Ama ben sadece Fantastik ve Aksiyon yazdım çünkü bence bu iki tür biraz daha baskın geldi.
Daha çok şey yazmak istiyorum ama bu kitap anlatılmaz okunur, yaşanır diyorum.
Gel gelelim kitabın temasına yani konuyaaa;

Yukarıda dediğim gibi Ursula ablamız kitabın ilk sayfasından itibaren bizi meraklandırmaya başlıyor. Kitabımızın ana karakteri Nick ve doğal olarak konu onun üzerinde geçiyor. Nick iyi bir basketbolcu ve basketbol antrenmanına gittiğinde en yakın arkadaşlarından birinin 'yine' antrenmana gelmediğini fark ediyor. Liseye giden Nick lisedeki arkadaşlarının farklı davrandığını fark ediyor ancak konu hakkında bir fikir yürütemiyor. Bazı arkadaşlarına bu farklılığın ne olduğunu sorsa da, oyunun "Oyunu sakın dış dünyada konuşma" kuralından dolayı arkadaşları ona bir şey demiyor. Oyunun diğer kurallarını kitabı okurken öğrenirsiniz. Artık bu olaylara tahammülü kalmamışken fazla samimi olmadığı biri oyun CD'sini Nick'e veriyor ve o da Erebos'un ilginç dünyasına adımını atıyor. Kısaca oyun oyuncularıyla oynanıyor.

Bence bu kadar yeterli, kitabın gizemini bozmayalım. Ancak şunu demeliyim son hiç beklemeyeceğiniz türden. Kitabı mutlaka ama mutlaka alın ve okuyun. Biraz daha erkeklere hitap eden bir kitap olsa da kızlar da okuyabilir. Hatta dediğim gibi bu kitabı okuyun, okuyun, okuyun. Fiyatı 15TL civarında.


Görüşmek üzere..




30 Ağustos 2014 Cumartesi

Kitap Yorumu: Labirent Ölümcül Kaçış / James Dashner (The Maze Runner #1)

LABİRENT Ölümcül Kaçış

Yazar: James Dashner

Sayfa Sayısı: 406

Dili: Türkçe Çeviri

Türü: Distopya, Aksiyon, Bilim Kurgu

Goodreads Puanı: 4.01

Twobookers Puanı: 5



Kitabı daha şimdi bitirdim ve hemen yazmayı düşündüm hazır bilgiler tazeyken. Kitabımızın adı Labirent Ölümcül Kaçış. Orjinal adı The Maze Runner. Bu arada interette çok ilginç resimlerde buldum konu hakkında neyse. Hatırladığınız gibi kitapyurdu.com dan almıştım. Aslında tek oturuşta bitirilebilecek bir kitap iken 2 oturuş oldu malesef :). Gelelim kitaba yorumlarımı sona saklıycam.

Kitabın başı ana karakterimiz Thomas ın Kayran adı verilen yere değişik bir asansör aracılığıyla çıkmasıyla başlıyo. Kayran adı verilen yerde tahminimce 50-60 arasında yaşayan erkek çocuğu var.Çocukların yaşlarıda 13-18 arası falan ama hiç biri de kendi yaşını bilmiyor. Hiç kız yok, Yani erkek yurdu gibi bi yer Kayran :). Kayran a gelen her çocuk kendi adı hariç hiç bi şeyi hatırlamıyor. Yani her çocukta hafıza kaybı söz konusu. Aslında değişik bi hafıza kaybı, mesela bisiklete binmeyi biliyorlar ama onlara bunu kimin öğrettiğini yada nasıl öğrendiklerini hatırlayamıyorlar. Böyle bi hafıza kaybı işte. Kayran a her ayda bir çaylak yani yeni çocuk geliyor. Ve 2 haftada bir de erzaklar felan geliyor asansörden. Her neyse ama James Dashner ın yarattığı bu dünya gerçekten ilginç. 

Kayran ın dışında bir de Labirent adı verilen labirentler var :). Biliyorum burası biraz saçma oldu ama öyle yani yapacak bişey yok :). Ve bu labirentlerin içinde yaşayan lanet Izdırap Verenler(Grievers) var. Kitabın ilk başlarında Kayran halkının Izdırap Verenler in betimlesiyle baya bi korkmuştum. Aslında benim kafamda betimlediğim bu yaratıklar daha iğrenç ve kötüydü, ama internetteki çizimler biraz daha normal sanırım.Ancak her türlü kitabın içinde Izdırap Verenlerle alakalı bi bölüm olunca insan ürkmüyo da değil. Haa ben size bunların ne olduğunu anlatmadım bile, ne kadar heyecanlıyım yaa. Bu yaratıklar gece olunca Labirent in Kayran a açılan kapılarının kapanmasıyla Labirentin içinde geziyorlar. Biraz dev gibiler ama  çok da değil yani kitapda zaten biraz açıklıyo boyutlarını -okuyupta görmeniz daha iyi bence o yüzden açıklamıycam-. Ve karşılarına çıkan Kayranlıları sokup değişik bir duruma sokuyorlar. Izdırap Verenler hem birer hayvan hemde bir makine aslında. Sümüğe benzer bir tabakaları var ve içlerinden bıçak iğne benzeri metaller çıkıyor, çok değişik bir makine mi deyim yaratık mı deyim öyle bi şey yani :D.

------Spoiler------

Kitabın sonu beni gerçekten şaşırttı yani hiç beklemeyeceğim olaylar oldu. Ve en çok da merak ettiğim acaba Kayranlıların İSYAN adı verilen o yaratıcıların mı yoksa onları oradan çıkarıp Kuzeye bi yere götüren kurtarıcıların tarafında mı olacakları. Yani ben olsam Kurtarıcıların tarafında olurum çünkü sonuçta Yaratıcılar bizi baya bi yordu. Ama olayların arkasındaki gelişmeleri bilmiyorum tabi.

------Spoiler------

İşte o yaratık.

Yorumuma geçersek bence kitabı okumadıysanız bi an önce okumalısınız. Bu kitabın hiç bir kusuru yok bence tamamen mükemmel ötesi. Ve kitap çok çabuk bitiyo zaten. Diğer kitabını kesinlikle alıcam.

Haa bu arada 16 Eylül de filmi çıkıyor. Kesinlikle o tarihte sinemadayım :D.



Görüşürüz..




29 Ağustos 2014 Cuma

Kitap Yorumu: Taht Oyunları / George R R Martin (Buz Ve Ateşin Şarkısı #1)


 Taht Oyunları

 Yazar: George Raymond Richard Martin

 Sayfa Sayısı: 848

 Dili: Türkçe Çeviri

 Türü: Fantastik, Fantezi

 Goodreads Puanı: 4.71

 TwoBookers Puanı: 5

 

 

 


Evet sonunda Taht Oyunlarını yazmak için vakit bulabildim. Daha henüz nerden başlayacağımı bilemiyorum. Yazmadan önce hele bi başlayım nasıl olsa yazacaklarım kafamda şekillenir diye düşünmüştüm.

Şimdi şöyle yapalım ben size direk genel olarak Buz Ve Ateşin Şarkısı serisini tanıtayım. Öncelikle bu kitap serinin ilk kitabı. Kitabın orjinal adı A Game Of Thrones. Kitabın orjinal baskısı ilk olarak 1996 da çıkmış. Ancak ilk çeviri ne zaman yapılmış onu da bilmiyorum. Bence kitap enfes okuduğum en iyi kitaplardan biri diye düşünüyorum. Çünkü GRRM ne yapacağını gerçekten biliyor. Mesela tam kitabın içinde dehşetli bir olayda sürüklenirken, GRRM birden o olayı durduruyor ve başka bi olaydan devam ediyor. Kitapda sürekli bir serüven var kitabın içinde olaysız bir gün, bir hafta veya bir ay asla yok. Sürekli bi olayı içindesiniz ve bu olaylar sırayla değil aynı anda patlak veriyo ve bu yüzden neye şaşıracağınızı kestiremiyorsunuz. Yani kısaca ölüp ölüp diriliyorsunuz.

GRRM kitabını point of wiew yani POV tarzıyla anlatıyor. Bilmeyenler için bu tarzda her karakterin sırası geldiğinde GRRM o karakterlerin bakış açısından duygularına kadar her şeylerini anlatıyor. Hikaye bir POV karakterinden anlatılırken o karakterin hikaye de başka bir POV a rastlamayacağı diye bi şey de yok. Yani romanı bi POV karakterinin bakış açısından okurken, o karakterin diğer POV karakterleri hakkında ne düşündüğünü de görebiliyorsunuz, bilmem anlatabildim mi? Anlatamadıysam yorum kısmından daha fazla bilgi isteyebilirsiniz. Şimdi gelelim kitabımız içine..

Kitapta Westeros adı verilen bir diyar ve Dar Deniz denilen yerin ötesinde de farklı yerler var. Westeros'ta kitabın başında 7 büyük hanedanlık var. Bunlar sırasıyla: Yedi krallığa hükmeden Baratheon'lar, Kuzeyin muhafızları Stark'lar, Diyarın en zengin hanesi Lannister'lar, Arryn Vadisi hükümdarları Arryn'ler, Nehirova'nın verimli topraklarının sahibi Tully'ler, Dorne hudutlarında yaşayan Tyrell'ler ve Pyke'lı Greyjoy'lar.

Kitap 3 ana bölümden oluşuyor: Yedi Krallığı Akgezenler adı verilen canavarlarda ne ve yabanıllardan koruyan Sur, Yedi krallığın büyük adası Westeros ve  Starklar, Baratheonlar, Tullyler ve Arrynlerin başlattığı isyan sonucu tahtı kaybeden Eski Targaryen hanedanlığının varislerinden kalan son iki kişi olan Viserys ve Daenerys Targaryen in kaybedilen savaştan kaçtığı yer olan Dar Denizin ötesi.

Şimdi size spoiler vermeden küçük bir tanıtma yapalım:
300 yıldır Westeros adasında Hüküm süren Ejderha kanı taşıyan Targaryenler söylediğim gibi bayadır Westerostaki Hanedanların hepsinin kralıdır. Targaryenler de Ejderha kanı vardır, yani aslında şöyle Targaryenler den hükümdar olarak başa geçicek kişi Ejderha kanına sahip olduğu için ateşte yanmıyor, ancak kaderi başından beri hükümdar olarak yazılmayanlarda bu özellik yok. Ve de Targaryenler in Ejderhaları da vardı bi süre için, fakat kitabımızın geçtiği tarihte Ejderhaların hepsi ölmüş. Sonuç olarak söylediğim hanedanlar Targaryen hanedanlığına yada 300 senelik ünvanlarıyla Yedi Krallığın krallarına isyan başlatıyorlar. Ve nitekim isyan başarılı oluyor, tahtın başına Baratheonların hükümdarı Robert Baratheon geçiyor. Bu sırada Daenerys ve ağabeyi Viserys Braavos -Dar Deniz'in ötesindeki özgür şehirleriden biri- a kaçıyorlar. Bir de Sur bölümü var kitabımızda, Westeros adasına akın etmeye çalışan yabanılları diyardan korumak için eskiden büyük bir Sur inşa edilmiş bu Sur un başınada gözetlemek ve Sur u korumak için görevlendirilen Gece Nöbetçileri yerleştirilmiş. Öyle işte Spoilersız anlatabileceğim kısımlar sadece bu kadar sanırım.

Kitap hakkındaki yorumumu girişte de yaptım ama birkaç şey daha söylemek istiyorum. Bence bu kitabı hemen okumalısınız yada okuyamıyorsanız bile dizisini izleyip kendinizi bu dünyaya acilen katmalısınız, ancak tabiki önceliğiniz kitabı okumak olmalı çünkü açıkcası dizi mi kitap mı deseniz kesinlikle kitap, kitap ve kitap derim. Bu dizisinin kötü olduğu anlamına da gelmiyor, bunuda açıklayayım.

Haa sözlerimi bitirmeden size şu iki konuyu da aktarmak istiyorum. Öncelikle kitabın adının nerden geldiğinini merak ediyorsanız şuradan geliyor. Romandaki karakterlerden biri olan Cersei Lannister'ın kocasının arkadaşı Eddard Stark'ın kendisini krala karşı suçlamalarından sonra Eddard'a söylediği sözlerden gelmektedir. Ve "Eğer taht oyunu oynuyorsan ya kazanır ya ölürsün. Hiçbir orta yol yoktur." diye belirtir.

Ve diğer aktaracağım şeyde POV karakterlerinin listesi ve kaçar bölümlerinin olduğu(Viki den aldım.) :
  • Eddard Stark - 15 bölüm
  • Catelyn Stark - 11 bölüm
  • Daenerys Targaryen - 10 bölüm
  • Tyrion Lannister - 9 bölüm
  • Jon Snow - 9 bölüm
  • Bran Stark - 7 bölüm
  • Sansa Stark - 6 bölüm
  • Arya Stark - 5 bölüm 
Görüşürüz.. Baya da yoruldum bu arada :)




24 Ağustos 2014 Pazar

Sıradakilerr :)

2 gün önce kitapyurdu.com dan yaptığım sipariş dün elime ulaştı. Taht oyunları nı okuduktan sonra hemen diğer kitabını da almaya karar verdim: Kralların Çarpışması Kısım 1. Sadece Kısım 1 i aldım çünkü eğer ki beğenmezsem -hiç sanmıyorum- diğer kitabını okumuycam. Haa bide The Maze Runner serisinin birinci kitabı Labirent Ölümcül Kaçış ı aldım. İlk Labirent i okumak istiyorum. Çünkü Taht Oyunları beni baya bi yordu :).


Bu arada Taht Oyunlarını bugün yazıcam merak etmeyin :)

23 Ağustos 2014 Cumartesi

Kitap Yorumu: Son Sefarad / Beyazıt Akman (İmparatorluk Serisi #2)


    SON SEFARAD

 Yazar: Beyazıt Akman

 Sayfa Sayısı: 656

 Dili: Türkçe 

 Türü: Tarihi Roman

 Goodreads Puanı: 4.20

 TwoBookers Puanı: 4






5 asırdır anlatılmayı bekleyen hikaye!

Karşınızda Beyazıt Akman'ın kaleminden İmparatorluk Serisinin 2. kitabı Son Sefarad...

Kitap karşınıza ilk çıktığında belki Sefarad ne demektir diye düşünmüşsünüzdür. Sizi daha fazla meraklandırmadan söyleyeyim. Sefarad İbranice'de Endülüs'lü (İspanya) Yahudi demektir. Ve kitabın konusu da işte tam bu. Sultan Bayezid'in Sefaradları kurtarmak için girdiği mücadele!

Yıl 1492...
Endülüs Medeniyeti yıkılıyor.
Ve tüm Dünya seyirci kalıyor.
Bir Osmanlı sultanı hariç!

Kahramanımız Davud, nam-ı diğer Kara Davud, karısı Elif'in ve memleket topraklarının hasretiyle yanıp tutuşup, dönmeyi beklerken hayatının belki de en zor ve en anlamlı göreviyle baş başa kalır! Endülüs Emevi Devletinin yıkılmasıyla, Katolik Avrupa'nın önündeki tek engel, Endülüs Yahudileridir.

Diğer bir kahramanımız David, inancını saklamak zorunda kalan Yahudilerden biridir. Çoğalttığı İbranice ve Arapça kitapları gizlemek zorundadır çünkü dönemin zalim Engizisyon mahkemeleri buldukları tüm kitapları yakmakta ve sahiplerine işkence etmektedir.

Katolik Avrupalıların yaptıkları zulmü gören Kara Davud durumu yıllarca İstanbul'a Sultan Bayezid'e iletmiştir. Kara Davud payitahta son bir mektup yazar. Ancak Katoliklerinden elinden kurtulan bir Sefarad'ın Sultan Bayezid'den yardım istemesiyle bu mektup reddedilir ve tarihin şu ana kadar görmediği bir kurtarma operasyonu başlar!

Türk denizcileri Kemal ve Burak Reislerin ile Piri Reis'in Endülüs yolunda Akdeniz'de yaşadığı zorluklar, Haçlılara karşı yapılan savaşları, Kemal ve Burak Reislerin üstün denizcilik zekasını okurken kendinizi Akdeniz'in engin sularında hissederken, Sultan Bayezid'in kendi nefsi ile girdiği mücadeleyi de okuyacaksınız.

Ve mürettebatını Yahudiler ve Müslümanların oluşturduğu, çalıntı haritalar ile Kristof Kolombus'un yaptığı, Dünya tarihini değiştirecek ana tanıklık edeceksiniz!

İlk kitabı ile okuyan herkesin beğenisi kazanan Beyazıt Akman'ın bu kitabını da mutlaka okumalısınız!


Tanıtım Videosu



Bir dahaki incelememizde görüşmek üzere...