31 Ağustos 2014 Pazar

Kitap Yorumu: Erebos / Ursula Poznanski


EREBOS

Yazar: Ursula Poznanski
Sayfa Sayısı: 480
Dili: Türkçe Çeviri
Türü: Aksiyon, Fantastik
Goodreads Puanı: 4.10
TwoBookers Puanı: 5






Kitap tanıtımına veya yoruma başlamadan önce bu kitapla nasıl tanıştığımı anlatmak istiyorum. Bu kitabı aldığımda Suzanne Collins'in Yer Altı Günlükleri'ni okumaktaydım. Bitirdiğim seri kitabının bir sonrakini almak için gitmiştim kitapçıya. Kitabımı ararken o sırada gözüme Erebos çarptı. Ön kapağı gerçekten çok dikkat çekici siz de görüyorsunuz. Elime alıp arka kapağa baktım şöyle yazıyordu:


"Erebos bir bilgisayar oyunu,
Orada durmuş seni izliyor,
Seninle konuşuyor,
Ödüller dağıtıyor,
Tehditler savuruyor,
Onun tek bir amacı var:
Seninle oynamak istiyor"


İlgimi çekti ve bende aldım. İyi ki de almışım.
Kitabın öyküsü ve kurgusu tek kelime ile kusursuz. Hatta kelimeleri artırırsak muhteşem, şahane, rakipsiz de diyebilirim. Kitabı okurken, kitabı okuyor musunuz yoksa oyunu oynuyor musunuz karıştıracaksınız önce bunu söylemeliyim. Hatta kitabı uzun süre önce okumama rağmen bu yorumu defterimden buraya geçirirken, defterde yanlış yazdığımı fark ettim. "Oyunu oynuyor musunuz yoksa oyunu oynuyor musunuz" yazmışım. Kitabın ilk sayfasından esrarengiz olaylar zinciri başlıyor yani kitabın başından sonuna kadar konu dağılması, daralması gibi hiç bir sıkıntı yok. Ustalığına çokça güvendiğimiz Ursula Poznanski'de kitabın sonunu çok güzel bir şekilde bağlamış. Aklınızı sürekli meşgul edecek bir kitap.
Kitabın türünün ne olduğuna karar veremedim açıkçası. İçince bir çok türü barındırıyor. Gizem, gerilim, fantastik, aksiyon, bilim kurgu vs. Ama ben sadece Fantastik ve Aksiyon yazdım çünkü bence bu iki tür biraz daha baskın geldi.
Daha çok şey yazmak istiyorum ama bu kitap anlatılmaz okunur, yaşanır diyorum.
Gel gelelim kitabın temasına yani konuyaaa;

Yukarıda dediğim gibi Ursula ablamız kitabın ilk sayfasından itibaren bizi meraklandırmaya başlıyor. Kitabımızın ana karakteri Nick ve doğal olarak konu onun üzerinde geçiyor. Nick iyi bir basketbolcu ve basketbol antrenmanına gittiğinde en yakın arkadaşlarından birinin 'yine' antrenmana gelmediğini fark ediyor. Liseye giden Nick lisedeki arkadaşlarının farklı davrandığını fark ediyor ancak konu hakkında bir fikir yürütemiyor. Bazı arkadaşlarına bu farklılığın ne olduğunu sorsa da, oyunun "Oyunu sakın dış dünyada konuşma" kuralından dolayı arkadaşları ona bir şey demiyor. Oyunun diğer kurallarını kitabı okurken öğrenirsiniz. Artık bu olaylara tahammülü kalmamışken fazla samimi olmadığı biri oyun CD'sini Nick'e veriyor ve o da Erebos'un ilginç dünyasına adımını atıyor. Kısaca oyun oyuncularıyla oynanıyor.

Bence bu kadar yeterli, kitabın gizemini bozmayalım. Ancak şunu demeliyim son hiç beklemeyeceğiniz türden. Kitabı mutlaka ama mutlaka alın ve okuyun. Biraz daha erkeklere hitap eden bir kitap olsa da kızlar da okuyabilir. Hatta dediğim gibi bu kitabı okuyun, okuyun, okuyun. Fiyatı 15TL civarında.


Görüşmek üzere..




30 Ağustos 2014 Cumartesi

Kitap Yorumu: Labirent Ölümcül Kaçış / James Dashner (The Maze Runner #1)

LABİRENT Ölümcül Kaçış

Yazar: James Dashner

Sayfa Sayısı: 406

Dili: Türkçe Çeviri

Türü: Distopya, Aksiyon, Bilim Kurgu

Goodreads Puanı: 4.01

Twobookers Puanı: 5



Kitabı daha şimdi bitirdim ve hemen yazmayı düşündüm hazır bilgiler tazeyken. Kitabımızın adı Labirent Ölümcül Kaçış. Orjinal adı The Maze Runner. Bu arada interette çok ilginç resimlerde buldum konu hakkında neyse. Hatırladığınız gibi kitapyurdu.com dan almıştım. Aslında tek oturuşta bitirilebilecek bir kitap iken 2 oturuş oldu malesef :). Gelelim kitaba yorumlarımı sona saklıycam.

Kitabın başı ana karakterimiz Thomas ın Kayran adı verilen yere değişik bir asansör aracılığıyla çıkmasıyla başlıyo. Kayran adı verilen yerde tahminimce 50-60 arasında yaşayan erkek çocuğu var.Çocukların yaşlarıda 13-18 arası falan ama hiç biri de kendi yaşını bilmiyor. Hiç kız yok, Yani erkek yurdu gibi bi yer Kayran :). Kayran a gelen her çocuk kendi adı hariç hiç bi şeyi hatırlamıyor. Yani her çocukta hafıza kaybı söz konusu. Aslında değişik bi hafıza kaybı, mesela bisiklete binmeyi biliyorlar ama onlara bunu kimin öğrettiğini yada nasıl öğrendiklerini hatırlayamıyorlar. Böyle bi hafıza kaybı işte. Kayran a her ayda bir çaylak yani yeni çocuk geliyor. Ve 2 haftada bir de erzaklar felan geliyor asansörden. Her neyse ama James Dashner ın yarattığı bu dünya gerçekten ilginç. 

Kayran ın dışında bir de Labirent adı verilen labirentler var :). Biliyorum burası biraz saçma oldu ama öyle yani yapacak bişey yok :). Ve bu labirentlerin içinde yaşayan lanet Izdırap Verenler(Grievers) var. Kitabın ilk başlarında Kayran halkının Izdırap Verenler in betimlesiyle baya bi korkmuştum. Aslında benim kafamda betimlediğim bu yaratıklar daha iğrenç ve kötüydü, ama internetteki çizimler biraz daha normal sanırım.Ancak her türlü kitabın içinde Izdırap Verenlerle alakalı bi bölüm olunca insan ürkmüyo da değil. Haa ben size bunların ne olduğunu anlatmadım bile, ne kadar heyecanlıyım yaa. Bu yaratıklar gece olunca Labirent in Kayran a açılan kapılarının kapanmasıyla Labirentin içinde geziyorlar. Biraz dev gibiler ama  çok da değil yani kitapda zaten biraz açıklıyo boyutlarını -okuyupta görmeniz daha iyi bence o yüzden açıklamıycam-. Ve karşılarına çıkan Kayranlıları sokup değişik bir duruma sokuyorlar. Izdırap Verenler hem birer hayvan hemde bir makine aslında. Sümüğe benzer bir tabakaları var ve içlerinden bıçak iğne benzeri metaller çıkıyor, çok değişik bir makine mi deyim yaratık mı deyim öyle bi şey yani :D.

------Spoiler------

Kitabın sonu beni gerçekten şaşırttı yani hiç beklemeyeceğim olaylar oldu. Ve en çok da merak ettiğim acaba Kayranlıların İSYAN adı verilen o yaratıcıların mı yoksa onları oradan çıkarıp Kuzeye bi yere götüren kurtarıcıların tarafında mı olacakları. Yani ben olsam Kurtarıcıların tarafında olurum çünkü sonuçta Yaratıcılar bizi baya bi yordu. Ama olayların arkasındaki gelişmeleri bilmiyorum tabi.

------Spoiler------

İşte o yaratık.

Yorumuma geçersek bence kitabı okumadıysanız bi an önce okumalısınız. Bu kitabın hiç bir kusuru yok bence tamamen mükemmel ötesi. Ve kitap çok çabuk bitiyo zaten. Diğer kitabını kesinlikle alıcam.

Haa bu arada 16 Eylül de filmi çıkıyor. Kesinlikle o tarihte sinemadayım :D.



Görüşürüz..




29 Ağustos 2014 Cuma

Kitap Yorumu: Taht Oyunları / George R R Martin (Buz Ve Ateşin Şarkısı #1)


 Taht Oyunları

 Yazar: George Raymond Richard Martin

 Sayfa Sayısı: 848

 Dili: Türkçe Çeviri

 Türü: Fantastik, Fantezi

 Goodreads Puanı: 4.71

 TwoBookers Puanı: 5

 

 

 


Evet sonunda Taht Oyunlarını yazmak için vakit bulabildim. Daha henüz nerden başlayacağımı bilemiyorum. Yazmadan önce hele bi başlayım nasıl olsa yazacaklarım kafamda şekillenir diye düşünmüştüm.

Şimdi şöyle yapalım ben size direk genel olarak Buz Ve Ateşin Şarkısı serisini tanıtayım. Öncelikle bu kitap serinin ilk kitabı. Kitabın orjinal adı A Game Of Thrones. Kitabın orjinal baskısı ilk olarak 1996 da çıkmış. Ancak ilk çeviri ne zaman yapılmış onu da bilmiyorum. Bence kitap enfes okuduğum en iyi kitaplardan biri diye düşünüyorum. Çünkü GRRM ne yapacağını gerçekten biliyor. Mesela tam kitabın içinde dehşetli bir olayda sürüklenirken, GRRM birden o olayı durduruyor ve başka bi olaydan devam ediyor. Kitapda sürekli bir serüven var kitabın içinde olaysız bir gün, bir hafta veya bir ay asla yok. Sürekli bi olayı içindesiniz ve bu olaylar sırayla değil aynı anda patlak veriyo ve bu yüzden neye şaşıracağınızı kestiremiyorsunuz. Yani kısaca ölüp ölüp diriliyorsunuz.

GRRM kitabını point of wiew yani POV tarzıyla anlatıyor. Bilmeyenler için bu tarzda her karakterin sırası geldiğinde GRRM o karakterlerin bakış açısından duygularına kadar her şeylerini anlatıyor. Hikaye bir POV karakterinden anlatılırken o karakterin hikaye de başka bir POV a rastlamayacağı diye bi şey de yok. Yani romanı bi POV karakterinin bakış açısından okurken, o karakterin diğer POV karakterleri hakkında ne düşündüğünü de görebiliyorsunuz, bilmem anlatabildim mi? Anlatamadıysam yorum kısmından daha fazla bilgi isteyebilirsiniz. Şimdi gelelim kitabımız içine..

Kitapta Westeros adı verilen bir diyar ve Dar Deniz denilen yerin ötesinde de farklı yerler var. Westeros'ta kitabın başında 7 büyük hanedanlık var. Bunlar sırasıyla: Yedi krallığa hükmeden Baratheon'lar, Kuzeyin muhafızları Stark'lar, Diyarın en zengin hanesi Lannister'lar, Arryn Vadisi hükümdarları Arryn'ler, Nehirova'nın verimli topraklarının sahibi Tully'ler, Dorne hudutlarında yaşayan Tyrell'ler ve Pyke'lı Greyjoy'lar.

Kitap 3 ana bölümden oluşuyor: Yedi Krallığı Akgezenler adı verilen canavarlarda ne ve yabanıllardan koruyan Sur, Yedi krallığın büyük adası Westeros ve  Starklar, Baratheonlar, Tullyler ve Arrynlerin başlattığı isyan sonucu tahtı kaybeden Eski Targaryen hanedanlığının varislerinden kalan son iki kişi olan Viserys ve Daenerys Targaryen in kaybedilen savaştan kaçtığı yer olan Dar Denizin ötesi.

Şimdi size spoiler vermeden küçük bir tanıtma yapalım:
300 yıldır Westeros adasında Hüküm süren Ejderha kanı taşıyan Targaryenler söylediğim gibi bayadır Westerostaki Hanedanların hepsinin kralıdır. Targaryenler de Ejderha kanı vardır, yani aslında şöyle Targaryenler den hükümdar olarak başa geçicek kişi Ejderha kanına sahip olduğu için ateşte yanmıyor, ancak kaderi başından beri hükümdar olarak yazılmayanlarda bu özellik yok. Ve de Targaryenler in Ejderhaları da vardı bi süre için, fakat kitabımızın geçtiği tarihte Ejderhaların hepsi ölmüş. Sonuç olarak söylediğim hanedanlar Targaryen hanedanlığına yada 300 senelik ünvanlarıyla Yedi Krallığın krallarına isyan başlatıyorlar. Ve nitekim isyan başarılı oluyor, tahtın başına Baratheonların hükümdarı Robert Baratheon geçiyor. Bu sırada Daenerys ve ağabeyi Viserys Braavos -Dar Deniz'in ötesindeki özgür şehirleriden biri- a kaçıyorlar. Bir de Sur bölümü var kitabımızda, Westeros adasına akın etmeye çalışan yabanılları diyardan korumak için eskiden büyük bir Sur inşa edilmiş bu Sur un başınada gözetlemek ve Sur u korumak için görevlendirilen Gece Nöbetçileri yerleştirilmiş. Öyle işte Spoilersız anlatabileceğim kısımlar sadece bu kadar sanırım.

Kitap hakkındaki yorumumu girişte de yaptım ama birkaç şey daha söylemek istiyorum. Bence bu kitabı hemen okumalısınız yada okuyamıyorsanız bile dizisini izleyip kendinizi bu dünyaya acilen katmalısınız, ancak tabiki önceliğiniz kitabı okumak olmalı çünkü açıkcası dizi mi kitap mı deseniz kesinlikle kitap, kitap ve kitap derim. Bu dizisinin kötü olduğu anlamına da gelmiyor, bunuda açıklayayım.

Haa sözlerimi bitirmeden size şu iki konuyu da aktarmak istiyorum. Öncelikle kitabın adının nerden geldiğinini merak ediyorsanız şuradan geliyor. Romandaki karakterlerden biri olan Cersei Lannister'ın kocasının arkadaşı Eddard Stark'ın kendisini krala karşı suçlamalarından sonra Eddard'a söylediği sözlerden gelmektedir. Ve "Eğer taht oyunu oynuyorsan ya kazanır ya ölürsün. Hiçbir orta yol yoktur." diye belirtir.

Ve diğer aktaracağım şeyde POV karakterlerinin listesi ve kaçar bölümlerinin olduğu(Viki den aldım.) :
  • Eddard Stark - 15 bölüm
  • Catelyn Stark - 11 bölüm
  • Daenerys Targaryen - 10 bölüm
  • Tyrion Lannister - 9 bölüm
  • Jon Snow - 9 bölüm
  • Bran Stark - 7 bölüm
  • Sansa Stark - 6 bölüm
  • Arya Stark - 5 bölüm 
Görüşürüz.. Baya da yoruldum bu arada :)




24 Ağustos 2014 Pazar

Sıradakilerr :)

2 gün önce kitapyurdu.com dan yaptığım sipariş dün elime ulaştı. Taht oyunları nı okuduktan sonra hemen diğer kitabını da almaya karar verdim: Kralların Çarpışması Kısım 1. Sadece Kısım 1 i aldım çünkü eğer ki beğenmezsem -hiç sanmıyorum- diğer kitabını okumuycam. Haa bide The Maze Runner serisinin birinci kitabı Labirent Ölümcül Kaçış ı aldım. İlk Labirent i okumak istiyorum. Çünkü Taht Oyunları beni baya bi yordu :).


Bu arada Taht Oyunlarını bugün yazıcam merak etmeyin :)

23 Ağustos 2014 Cumartesi

Kitap Yorumu: Son Sefarad / Beyazıt Akman (İmparatorluk Serisi #2)


    SON SEFARAD

 Yazar: Beyazıt Akman

 Sayfa Sayısı: 656

 Dili: Türkçe 

 Türü: Tarihi Roman

 Goodreads Puanı: 4.20

 TwoBookers Puanı: 4






5 asırdır anlatılmayı bekleyen hikaye!

Karşınızda Beyazıt Akman'ın kaleminden İmparatorluk Serisinin 2. kitabı Son Sefarad...

Kitap karşınıza ilk çıktığında belki Sefarad ne demektir diye düşünmüşsünüzdür. Sizi daha fazla meraklandırmadan söyleyeyim. Sefarad İbranice'de Endülüs'lü (İspanya) Yahudi demektir. Ve kitabın konusu da işte tam bu. Sultan Bayezid'in Sefaradları kurtarmak için girdiği mücadele!

Yıl 1492...
Endülüs Medeniyeti yıkılıyor.
Ve tüm Dünya seyirci kalıyor.
Bir Osmanlı sultanı hariç!

Kahramanımız Davud, nam-ı diğer Kara Davud, karısı Elif'in ve memleket topraklarının hasretiyle yanıp tutuşup, dönmeyi beklerken hayatının belki de en zor ve en anlamlı göreviyle baş başa kalır! Endülüs Emevi Devletinin yıkılmasıyla, Katolik Avrupa'nın önündeki tek engel, Endülüs Yahudileridir.

Diğer bir kahramanımız David, inancını saklamak zorunda kalan Yahudilerden biridir. Çoğalttığı İbranice ve Arapça kitapları gizlemek zorundadır çünkü dönemin zalim Engizisyon mahkemeleri buldukları tüm kitapları yakmakta ve sahiplerine işkence etmektedir.

Katolik Avrupalıların yaptıkları zulmü gören Kara Davud durumu yıllarca İstanbul'a Sultan Bayezid'e iletmiştir. Kara Davud payitahta son bir mektup yazar. Ancak Katoliklerinden elinden kurtulan bir Sefarad'ın Sultan Bayezid'den yardım istemesiyle bu mektup reddedilir ve tarihin şu ana kadar görmediği bir kurtarma operasyonu başlar!

Türk denizcileri Kemal ve Burak Reislerin ile Piri Reis'in Endülüs yolunda Akdeniz'de yaşadığı zorluklar, Haçlılara karşı yapılan savaşları, Kemal ve Burak Reislerin üstün denizcilik zekasını okurken kendinizi Akdeniz'in engin sularında hissederken, Sultan Bayezid'in kendi nefsi ile girdiği mücadeleyi de okuyacaksınız.

Ve mürettebatını Yahudiler ve Müslümanların oluşturduğu, çalıntı haritalar ile Kristof Kolombus'un yaptığı, Dünya tarihini değiştirecek ana tanıklık edeceksiniz!

İlk kitabı ile okuyan herkesin beğenisi kazanan Beyazıt Akman'ın bu kitabını da mutlaka okumalısınız!


Tanıtım Videosu



Bir dahaki incelememizde görüşmek üzere...

Kitap Yorumu: Tanrının Unutulan Çocukları/ Craig Silvey

TANRININ UNUTULAN   ÇOCUKLARI

 Yazar:Craig Silvey

 Sayfa Sayısı: 448

 Dili: Türkçe Çeviri

 Türü: Dram

 Goodreads Puanı: 4.01

  TwoBookers Puanı: 3.5

"Jasper Jones pencereme gelmişti.
Nedenini bilmiyorum ama gelmişti işte.Belki başı dertteydi. Belki de gidecek başka yeri yoktu."
Kitabımız bu dört cümleyle başlıyor. Ve Charlie hayatının akışı bu cümlelerle değişiyor.
Charlie, Corrigan da yaşayan kültürlü zeki bir çocuk. Kitap onun ağzından anlatılıyor. Jasper Jones ise Charlie'nin tam tersine toplum tarafından aşağılanmış, kitabın tabirine göre tanrının unuttuğu çocuk.
Hazır aklımdayken şunu da söyleyeyim: Kitap aşırı derecede Batı edebiyatı ve Avustralya edebiyatından izler içeriyor.Yani bilmediğiniz birçok eserle karşılaşabiliyorsunuz.
Charlienin hayatı normal bir şekilde giderken, Jasperın onu bir gece kendi mekanına götürmesiyle tüm işler değişir. Artık Charlie öğrendiği bu sırda Jasper ile ortaktır. Charlienin hayatı birden bire değişir ve Jasper ile artık tam birer kardeş olmuşlardır. 
Genel olarak bakılınca kitap dramı ve hayatı anlatıyor. Hayatın bazı çocuklar için nasıl zor olabileceğini. Gerçekten kitap size bazı şeyler katıyor. Aslına bakarsak kitap tamamen bir yetişkinliğe geçiş romanı.
Kitabın Avustralya edebiyatında 6 adet ödülü var. Ve "Hiç Kimse Sıradan Değildir" i yazan Markus Zusak'ın da bu kitap hakkında övücü bir yorumu var: 
"Mükemmel bir yetişkinliğe geçir romanı.. Her yaştan insanı etkileyecek kadar büyüleyici."
Markus Zusak
"Bu romanda ırkçılık, adaletsizlik, arkadaşlık ve ilk aşkın duyarlılığı bir arada sunuluyor; tıpkı dünyada iyi ve kötünün birlikte yer alması gibi."
Sydney Writer's Festival


"İki çocuk kahramanının gözünden esprili, dramatik, gizemli ve biraz da gerilimli ilerleyen bu roman, okuyucuları saklı kalmış bir yaşamın kapısını aralamaya çağırıyor.
"
Readings


Benim kitap konusunda düşüncelerim ise gerçekten kitap ilk başta çok sıkıcı geliyor. Fakat hikaye hafif ilerlemeye başlayınca kitapın başından ayrılamıyorsunuz. Ve Craig Silvey'in ilk kitabı da olduğu için böyle olmasının olağan olduğunu düşünüyorum. Craig Silvey'in bence gerçekten geleceği var. Böyle iyi bir kitabın yazarın ilk kitabı olması gerçekten müthiş.
Kitabın başında yer alan şu sözü çok beğendim: 
"CESARET, KORKUYA DİRENMEK VE ONA GALİP GELMEKTİR."

Bence tanrının unuttuğu bir çocuk yoktur. Tanrı hiçbir kulunu unutmaz ki. Hele de masum olanlarını..
görüşürüz.
 

Kitap Yorumu: Hiç Kimse Sıradan Değildir/Markus Zusak

  HİÇ KİMSE SIRADAN DEĞİLDİR

Yazar: Markus Zusak

 Sayfa Sayısı: 464

 Dili: Türkçe Çeviri

 Türü: Macera- Akisyon

 Goodreads Puanı: 4.11

 TwoBookers Puanı: 3.5



"Neden ben diye sordum Tanrı'ya. Bir şey söylemedi. Güldüm ve yıldızları izledim. Yaşamak güzeldi..."
Markus Zusak'ın kaleminden uluslararası 6 ödüllü bir roman. Hiç bir şey yapmadığını düşünen Ed'in bile sıradan olmadığını gösteren kitap;
 Hiç Kimse Sıradan Değildir.
"Sürekli kendime soruyordum:'Peki, Ed, on dokuz yılda ne başardın?' Cevabı basitti: Koca bir hiç!

Ed, 19 yaşında bir taksi şoförü, illegal olarak yapıyor. Yaşını gizliyor çünkü 20 taksi şoförlüğü için yaşında olmak gerekli. Haftada en az bir kaç gece en yakın arkadaşlarıyla kağıt oynar. Marv, Ritchie ve Audrey. Marv, hiç susmayan konuşkan bir kişi, puro içmeye ve her şeyden zevk almaya çalışır. Ritchie, kolunda gülünç bir dövmesi olan sessiz, oyunların sonuna kadar birasını yudumlarken kirli sakalıyla oynar. Ve Audrey,  oyunlarda sürekli Ed'in karşısına oturur, dünyanın en çarpık gülümsemesine sahip bir taksi şoförü.
"Gerçek bir kariyerim yoktu.
Toplumda saygınlığım yoktu.
Hiçbir şeyim yoktu."

Ed bunları düşünürken bir banka soygununun hayatını değiştirebileceğini hiç sanmıyordu. 
"19 yaşındayım, taksi şoförüyüm. Sadece bu işe yarıyorum, bir de arkadaşlarımla kâğıt oynamaya. Başka hiçbir uğraşım, isteğim, hedefim yok. Bir ev arkadaşım var, adı Kapıcı. Kendisi aynı zamanda köpeğim olur ve karşılıklı kahve içmekten büyük keyif alırız. Kısacası sıradanlığın mihenk taşıyım ve bundan şikâyetçi değilim. Ama bir gün posta kutumda bulduğum iskambil kartının, çerçevedeki bu resmi değiştireceğini nereden bilebilirdim ki? "Hiç" oluşum, kimliği belirsiz birini rahatsız etmişe benziyor ve belli ki benimle oyun oynamak istiyor. Neden sorusunun cevabı aslında çok basit: umursamak için. Peki o halde, oyuna hazırım!"(Arka Kapak)
Bir gün posta kutusuna konulan karo asının onu maceralar zincirinin içerisine atacağının hiç farkında değildi.
"Ama hayat, bir kağıt oyunu değildi."

Okumanızı tavsiye ettiğimiz ama ufak tefek pürüzleri olan bir kitap.

"Zusak dilde abartıdan uzak duran, sadeliği kullanarak hayal dünyanıza girmeyi ustalıkla başaran bir yazar. Hiç Kimse Sıradan Değildir de bu yeteneğini ortaya koyan iyi bir örnek." 
Time Magazine

"Yalın ve akıcı bir dille anlatılan, güzel olduğu kadar etkileyici bir roman."
Kirkus Reviews

"Olağanüstü bir kitap. Mutlaka okunmalı."
School Library Journal


Bir daha ki incelememizde görüşmek üzere...


Kitap Yorumu: Dünyanın İlk Günü/ Beyazıt Akman (İmparatorluk Serisi #1)


DÜNYANIN İLK GÜNÜ

Yazar: BEYAZIT AKMAN

 Sayfa Sayısı: 630

 Dili: Türkçe

 Türü: Tarihi Roman

 Goodreads Puanı: 4.42

 TwoBookers  Puanı: 5

 



Bu yazımızda Beyazıt Akman'ın yazdığı Dünyanın İlk Günü adlı tarihi romanı inceleyeceğiz.
İmparatorluk serisinin ilk kıvılcımı olan bu muhteşem kitap, İstanbul'un fethini hiç anlatılmamış bir şekilde anlatıyor. Kitabı bir yandan Alberti Balbi adında bir seyyahın gözüyle okurken, diğer yandan önceden adı Alexander, yeniçeri olmasıyla İskender olan yeniçerinin gözünden okuyacaksınız. Ayrıca ikisinin üstüne size Fatih Sultan Mehmed de eşlik edecek ve fethi 3 farklı şekilde okuyacaksınız... Bildiklerinizi unutun, Osmanoğulları'nın hikayesi hiç böyle anlatılmadı! 

Tarih severler için mükemmel bir roman olmakla birlikte, bilgilerimizi tazeleyecek bir roman.

Amerika'da yaşayan Beyazıt Akman'ın 100 üzerinde kaynağı inceleyerek 5 yılda yazdığı bu romanı şiddetle tavsiye ederiz.

"Yok saydığımız kültürümüzü dirilten kalem Beyazıt Akman'ın yüzlerce kaynaktan faydalanarak oluşturduğu bu tarihi romanın macerasına katılmamak şaşkınların işidir" Radikal Kitap


Bir sonraki incelememizde görüşmek üzere...

Kitap Yorumu: Komplo/ Ursula Poznanski ( İhanet Üçlemesi #1)

Komplo

Yazar: Ursula Poznanski

 Sayfa Sayısı: 446

 Dili: Türkçe Çeviri

 Türü: Fantastik- BilimKurgu

 Goodreads Puanı: 4.22

 TwoBookers Puanı: 4.5








 Mahvolmuş bir dünya, uzun geceyle birlikte çöken umutlar, umursanmayan yabanıllar ve kürelerin içinde rahatça yaşayan insanlar.

İnanılmaz bir senaryo, muhteşem bir kurguyu bizlerle buluşturan kişi Ursula Poznanski.
Kitabımızın ana karakteri Eleria, 18 yaşında, Borwin Akademisinde 7.sırada, başarılı bir öğrenci, 1A sınıfı Vitro. Duygu ve iletişim bölümünde okuyor ve bölümün en başarılı öğrencisi de. Eğer bu şekilde Akademiyi tamamlarsa muhtemelen Başkan Sözcülüğü gibi bir görevi üstlenecek. Peki her şey yolunda gidecek mi ?

 Kitap Ria’nın(Eleria) bir gün kütüphaneden çıkarken farklı yoldan gitmesiyle birlikte tanık olduğu konuşmayla başlıyor diyebiliriz.İki mentor ve bir de yabancının konuşması Ria’nın ilgisini çeker ve konuşmaya kulak misafiri olur. Yabancı Akademideki bazı öğrencilerin Küreler Birliği hükümetine karşı komploda bulunduklarını aktarır mentorlara. Yabancının söylediklerine göre bu komploya karışanlar sessiz bir şekilde öldürülmelidir. Yabancı komployu yapanları söylediğinde Ria donup kalır. Çünkü; komplonun içinde Ria ve arkadaşları da vardır.

Tabi ki ortada bir komplo falan yok,büyük ihtimalle yanlış anlaşılma ama bundan sonra Ria'nın hayatı hiç eskisi gibi olacak mı?

       Çok sürükleyici bir kitap olduğu gibi bazı yerlerde tahmin edilebilirlik de ön planda. Fakat senaryo olarak da çok başarılı. Kitabın sonunda bazı konular için düzgün açıklamalar yok. İnşallah serinin diğer kitapları bize açıklar bunları.
Tavsiye ediyorum. Bir an önce okunması gereken kitaplar listesinde.